Gözde Uçuk (Oküler Herpes Enfeksiyonu)
GÖZDE UÇUK OLUR MU?
HERPES SİMLEKS VİRÜS KERATİTİ (GÖZ UÇUĞU)
HSV 1 daha çok dudak ve göz enfeksiyonuyla ilişkiliyken, HSV 2 daha çok genital bölge enfeksiyonuyla ilişkilidir. Enfeksiyonun görülme sıklığı gelişmiş ülkelerde 10000 de 150 dir. Direk temas ve tükürükle bulaşan HSV virüsü ağızda enfeksiyona yol açar. Trigeminal sinir köküne yerleşen virüs kolaylaştırıcı faktörlerle birlikte gözde enfeksiyona neden olur. Gözdeki HSV hastalığının ortaya çıkmasına neden olan risk faktörleri şunlardır; stres, travma, ameliyat, mensturual periyod (adet dönemi), gelişmemiş ülkelerde beslenme bozuklukları, A vitamini eksiliğidir. Excimer lazer ve güneş ışınları gibi ultra viole hastalığın ortaya çıkmasını kolaylaştırır. AİDS gibi vücut direncini düşüren hastalıklar bir diğer önemli risk faktörüdür.
Klinik Bulgular:
NEONATAL ENFEKSİYON
Annenin doğum kanalından bulaşan HSV 2 virüsü vakaların %80'inden sorumludur. Hastalık sadece gözde sınırlı kalabileceği gibi vücudun diğer organlarına yayılım gösterebilir. Yeni doğanlarda sistemik herpes enfeksiyonu ciddi bir sorun olduğu için sistemik acyclovir ile tedavi edilmelidir. Neonatal herpes enfeksiyonu gözün ön kısmında keratit, katarakt, gözün renkli kısmında iltihabî tutulum, koryoretinit ve optik nörite (görme siniri iltihabı) neden olabileceği gibi kortikal körlüğe de neden olabilir.
BİRİNCİL HERPES ENFEKSİYONU
Yeni doğanlar genellikle yaşamının ilk 6 ayında HSV enfeksiyonlarına karşı annenin antikorları ile korunurlar. Daha sonraki yaşlarda virüs, tükürük veya temasla çocuğa bulaşır. Kuluçka süresi 3 - 12 gün olup bu süreçten sonra sıklıkla ağızda olmakla birlikte gözde de herpes virüsüne bağlı enfeksiyon olur. Göz kapaklarında içi sıvı dolu kesecikler şeklinde başlayan hastalık göz içine yayılarak konkjonktivit, keratit gibi diğer göz enfeksiyonlarına neden olurken birlikte ateş, halsizlik, lenf bezlerinde şişme gibi sistemik bulgularda görülür. Primer hastalık nadiren iris iltihabı ya da korneanın derin kabakalarının tutulması sonucu görülen stromal keratite neden olur. Kapaktaki veziküller ya da konjonktivik 2 hafta içinde iyileşirken, kornea hastalığı daha uzun sürede iyileşir.
İKİNCİL HERPES ENFEKSİYONU
İkincil enfeksiyon kapak ve konjonktivayı daha az oranda tutarken en sık korneayı tutar. Tekrarlayan herpetik enfeksiyon sıklıkla kornea epitelinde dantelimsi rahatsızlığa neden olur. Bu klinik bulgu ince dallara ayrılmış uçları ampulümsü olan floresinle boyanan klinik görünümü oluşturur. Bu yüzey epitel hasarları birleşerek daha büyük jeografik ülserlere dönüşür. Bu ülserler daha yavaş iyileşme eğilimindedirler. Kornea lezyonları azalmış kornea hassasiyetine neden olur. Kornea lezyonları canlı virüs ortadan kalktıktan sonrada meta herpetik ülserler adı verilen tekrarlayan ülserler oluşturur. Bunlar aktif virüslerin oluşturduğu ülserlerden, ülser kenarlarının daha kalkık olmasıyla ayırt edilirler. Infekte ülserler hem rosebengal hem de floresein ile boyanırken, metaherpetik ülserler sadece floresein boya ile boyanırlar. Zaman içinde bu ülserler kornea delinmesine neden olabilirler. Tekrarlayan keratitler korneanın derin tabakası olan stromasında da tutuluma neden olurlar. Stromal herpetik hastalığın diskiform ödem, nekrotizan stromal keratit ve immun halka oluşumu gibi 3 klinik şekilde görülür. Diskoform ödem; stromada lokal ya da yaygın ödem ile birlikte hafif ön kamara reaksiyonu, ödem bölgesi arkasında immun yangı hücrelerinin görüldüğü bir klinik tablodur. Nekrotizan stroma keratit; yangı hücreleriyle birlikte stromada ödem ve ölü hücre birlikteliğinin olduğu klinik tablodur. Bu klinik görünüm mantar ya da acanthamobea kliniği ile benzerlik gösterebilir. Bu klinik tablo stromada delinmeye ya da iyileşerek kan lipitlerinin birikimiyle birlikte olan stromal opasiteye (bulanıklık, leke) dönüşebilir. Immun yangı hücrelerinin kornea endotelini tutması sonucu immun halka şeklinde tutulum görülür. Bu tabloyla birlikte stromada ödem, ön kamarada hücre tutulumu, göz içi basıncında artışa neden olan göz içi sıvısının tahliye kanallarının tutulumu sonucu glokom görülür.
TANI
Tanı hastanın hikayesini dinlemeyle başlar. Fizik muayenede, kornea hassasiyeti ve floresein ve rosebengal ile epitel boyanma özelliklerine bakılır. Papanicolaou boyası ile lipschütz cisimcikleri belirlenir. Aktif virüs mevcutsa kesin tanı kültürle konulur. ELİSA yöntemi ile virüs antijeni veya antijene karşı oluşan immun yanıt değerlendirlir. Polimerize zincir reaksiyonu ile virüsün çekirdek parçacıkları tespit edilir.
TEDAVİ
Tedavide genellikle mükemmel kornea geçişi ve antiviral etkinliği olan asiklovir kullanılır. Ayrıca 400 mg dozunda günde 5 kez uygulanan oral asiklovir gözyaşı sıvısına mükemmel oranda geçtiği için tekrarlayan keratitlerde kullanılır. Dantelimsi epiteryal hasarlarda topikal antiviral ajanlarla birlikte sunni gözyaşı damlaları, bakterial enfeksiyon oluşumunu engellemek için antibiyotikli damlalar kullanılır. Topikal antiviral ajanların epital hasarı oluşturucu yan etkisi göz önünde bulundurularak sistemik antiviral ajanlara geçilebilir. Stromal keratitli olgularda yüzeyel epiteldeki hasar iyileştikten sonra topikal antiviral ajanlarla birlikte kortikosteroidli damlalar kullanılır. Metaherpetik ülserlerin tedavisinde antiviral ajanların kullanılmasının hiçbir yararı yoktur. Destekleyici nitelikte sunni gözyaşı damlaları kullanılması ve zorunlu durumlarda ülser bölgesinin konjoktiva dokusuyla örtülmesi ayrıca kapakların kenarlardan birbirine dikilmesi olan tarsografi yöntemleri tedavi amaçlı uygulanır. Irisin iltihabı durumunda ve glokomlu olgularda sistemik antiviral destekli kortikostreroidli damlalar kullanılır. Tekrarlayan vakalarda 9 - 12 ay boyunca günde 2 defa 400 mg oral asiklovir kullanılır.